24 Mayıs 2012 Perşembe

https://docs.google.com/document/d/10b3B6g-DJ016SpSTXohp-1mhnTL3TiGxRrxsNTfdf1A/edit

OSMANCIK TARİHÇESİ

Çorum’un kuzeyinde bulunan ilçemiz, Kızılırmak üzerinde Osmanlı döneminin önemli bir ulaşım noktasında yer almaktadır. Günümüze eski mimarlık ürünlerinden çoğunu yitirmiş olarak gelebilmiştir. Kentteki eski sit dokusunun ortadan kalkmasında Kızılırmak fay hattı boyunca meydana gelen depremlerin etkisi çok olmuştur.. Gerçekten Osmancık son elli yıl içinde dört-beş kez deprem geçirmiştir.
          Osmancık, “kırkdilim” denen dibi ve tepesi ağaçlarla kaplı, zaman zaman sarp, çıplak kayalarında anıtsal mağara mezarları bulunan bir geçitle Çorum’a bağlanır. Buradan da dağlık ve engebeli bir araziden geçilerek Kızılırmağa ulaşılır.
       Görüldüğü gibi ilçemiz, doğal engebelerin belirlediği bir ‘güzergahın’ Kızılırmak'ı kestiği bir yerde bulunmaktadır. Bu yol boyu, daha çok Bizans sonrası dönemde, Anadolu’nun kuzeyinde, sahile koşut dağların  güney yamaçlarından geçen Avrupa-Asya ulaşım damarının önemli bir geçidini oluşturur. Bu nedenle de ilk çağlardan başlayarak önemli bir yerleşim merkezi olmuştur.
         Roma ve Bizans çağında Osmancık “Pimolisene” adıyla bilinen bir merkezdi. Kasaba, gidiş-gelişi denetleme altında bulundurma, vergi gümrük gibi hususların sağlanabilmesi için “müstahkem” hale getirilmiştir. Bu amaçla ırmak kenarındaki eski kentin kuzey-doğusundaki kayalıklar kale görevini üstlenmiştir. Bu dönemlerden kalma kale surları, günümüzde de görülebilmektedir. Kale kentin, su ve öteki gereksinimlerini karşılamak amacı ile yapılmış olan ve ırmak kenarında sonuçlanan bazı tünel ve kuruluşlar arkeolojik araştırmalar için ilginçtir.
         Anadolu'nun Selçuklu Türkleri tarafından ele geçirilmesi sırasında, Osmancığın ne zaman ve nasıl Selçuklu ülkesine katıldığı bilinmiyorsa da, Selçuklu devri Feodal idaresi döneminde, Sivas,Tokat ve Kastamonu’nun alınması sırasında, Osmancık da Danişmendli ülkesine katılmıştır. Danişmentlileri izleyen Selçuklu egemenliğinden sonra, Osmancığın Osmanlı ülkesine katılması, XIV.y.y. sonlarında (1389), Yıldırım Bayezid tarafından olmuştur.
         Bazı yayınlarda “Osmanlı Devletinin kurucusu Osman Gazi’nin burada doğması şehre Osmancık adının verilmesine neden olmuştur” şeklinde bilgi verilir.
         Osmancık ilçesini, ırmağın sağ kıyısından içerlere doğru uzanan kaya kitleleri, kale ve ırmak üzerindeki 15 gözlü köprü simgeleştirir

kandil



Regaib Kandili, Regâib, arapça bir kelimedir ve "reğa-be" kökünden gelmektedir. "Reğa-be", kelime olarak, herhangi bir şeyi istemek, arzulamak, ona karşı meyletmek ve onu elde etmek için çaba sarf etmek demektir. "Reğîb" kelimesi ise, "reğabe"'den türemiş olan bir isimdir ve kendisine rağbet edilen, arzulanan, taleb edilen şey demektir. Müennesi, "reğîbe"dir. "Reğîbe"nin çoğulu da "reğâib" dir. Kelime olarak "Regâib"in aslı budur.
kandiliniz mübarek olsun...